Avrupa Birliği, 2008 - 2012 yılları arasında sera gazları emisyonunu 1990 seviyesinin %8 altına düşüreceğini taahhüt etmiştir. Bu bağlamda Avrupa Komisyonunun 2003/87/EC sayılı Emisyon Ticareti Direktifi ile Avrupa Birliği Emisyon Ticareti Programı (Emissions Trading Scheme - ETS) kurulmuştur.
AB Emisyon Ticareti Sistemi, AB’nin iklim değişikliğiyle mücadele politikasının temel taşıdır ve sarı gazı emisyonlarını maliyet etkin bir şekilde azaltmak için anahtar aracıdır.
Dünyanın ilk büyük karbon pazarıdır ve en büyük karbon pazarı olmaya da devam etmektedir.
Küresel ölçekte karbon emisyonlarının azaltılması için yürürlüğe sokulan Emisyon Ticaret Sistemi, endüstrilerin karbon salımına üst sınır getirerek çevresel etkilerin azaltılmasını amaçlamaktadır. Kyoto Protokolü’nün önemli mekanizmalarından biri olan ETS, ülkeler arasında emisyon ticaretinin yapılmasını mümkün kılmaktadır. Karbon piyasası olarak da bilinen bu sistem, emisyon azaltımlarının maliyet etkin bir şekilde gerçekleşmesini hedeflemektedir. Böylelikle iklim kriziyle mücadelede önemli adımlar atılabilmesi amaçlanmaktadır. Avrupa’nın yanı sıra Kanada, Çin, Japonya, Yeni Zelanda, Güney Kore, İsviçre ve Amerika Birleşik Devletleri’nde ETS’ye yönelik ulusal veya alt-ulusal sistemlerin uygulama ve geliştirme aşamaları devam etmektedir.
Programın ilk uygulama dönemi 2005 - 2007 yılları arasındadır. Bu dönem "pilotdönem" olarak da adlandırılmaktadır. İkinci uygulama dönemi ise 2008 - 2012 yılları arasını kapsar ki; bu dönem Kyoto taahhütlerinin yerine getirileceği dönem ile çakışması bakımından önem taşır. Üçüncü uygulama dönemi ise 2013-2020 tarihlerini kapsamıştır. Dördüncü uygulama dönemi ise 2021-2030 tarihlerini kapsamaktadır.
AB sera gazı emisyonlarının yaklaşık %40’ını kapsamaktadır. 2050 yılına kadar iklim nötr olma hedefini ve 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarında net %55 oranında azaltım yapma ara hedefini tutturabilmek için Avrupa Komisyonu, ETS’nin gözden geçirilerek yeniden düzenlenmesini, mümkünse kapsamının genişletilmesini önermektedir.
Emisyon Üst Sınırı ve Ticareti Sistemi
AB ETS, “üst sınıra ulaş ve ticaret yap” prensibiyle çalışmaktadır. Üst sınır, sistemin içinde yer alan tesislerin salabileceği belirli sera gazının toplam miktarına göre ayarlanmaktadır. Üst sınır zamanla azaltılmakta, böylelikle toplam emisyonlar düşmektedir.
Üst sınır dahilinde şirketler, emisyon izinlerini almakta veya satmaktadır; ihtiyaç halinde birbirleriyle bunun ticaretini yapabilmektedirler. Aynı zamanda dünya genelinde emisyondan tasarruf ettiren projeler yaparak limitli miktarlarda uluslararası krediler de satın alabilmektedirler. Mevcut izinlerin toplam miktarı konusunda limitin olması, izinlerin bir değeri olmasını sağlamaktadır.
Her yılın sonunda şirket, bütün emisyonlarını kapsayacak kadar yeterli izne sahip olmalıdır aksi takdirde çok ağır para cezaları uygulanmaktadır. Şirket emisyonlarını azaltırsa boşta kalan izinlerini gelecekte ihtiyaç duyabilir diye muhafaza edebilmekte veya izin sıkıntısı yaşayan başka bir firmaya satabilmektedir.
Sistemin Kapsamına Giren Sektörler ve Gazlar
Yüksek doğruluk seviyesiyle ölçülebilen, raporlanabilen ve doğrulanabilen emisyonlara odaklanarak sistem, aşağıdaki sektör ve gazları kapsamaktadır:
Elektrik ve ısı üretiminden, Petrol rafineleri, çelik fabrikaları ve demir, alüminyum, metal, çimento, kireç, cam, seramik, selüloz, kâğıt, karton, asit ve dökme organik kimyasal üretiminden, ticari havacılıktan kaynaklanan Karbondioksit (CO2)
Nitrik, adipik ve glioksilik asit ve glioksal üretiminden kaynaklanan Azot oksit (N2O)
Alüminyum üretiminden kaynaklanan perfluorokarbonlar (PFC)
Bu sektörlerde faaliyet gösteren şirketler için AB ETS sisteminde yer almak zorunludur; ancak, Bazı sektörlerde sadece belirli bir boyutun üstündeki fabrikalar bu sisteme dâhildir.
Hükümetler, eşdeğer miktarda emisyon azaltımını sağlayacak mali ve diğer önlemleri hayata geçirirse belirli küçük tesisler bu sistemin dışında tutulabilmektedir.
Havacılık sektöründe 31 Aralık 2023 tarihine kadar AB ETS, sadece Avrupa Ekonomik Bölge (EEA) içerisinde yer alan havaalanları arasındaki uçuşlara uygulanacaktır.
4. Aşamanın temel özellikleri (2021-2030)
AB Emisyon Ticaret Sistemi (AB ETS) enerji, sanayi tesisleri ve havacılık aktivitelerini kapsayacak şekilde ETS Direktifi’nin 2003 yılında kabul edilmesinin ardından, 2005 yılında üç yıllık bir pilot dönemle başlatılmış olup halihazırda 2021-2030 dönemini kapsayan dördüncü aşamasındadır.
AB’nin Paris Anlaşmasına taraf olmasının bir parçası olarak ve AB’nin 2030 emisyon azaltım hedeflerinin tutturulmasını sağlamak için 2018 yılının başlarında yeniden düzenlenmiştir.
Yapılan düzenleme, AB ETS'nin etkinliğini artırmayı ve düşük karbon ekonomisine geçişi desteklemeyi amaçlamaktadır.
Düzenleme kapsamında şu hususlara odaklanılmaktadır:
- Emisyon azaltım hızının artırılması:
- Emisyon izinlerindeki yıllık azaltım hızı, 2021 yılı itibariyle %2,2'ye çıkarılmıştır.
- Bu, AB ETS'nin 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarını 2005 yılına kıyasla en az %55 oranında azaltma hedefine ulaşmasına yardımcı olacaktır.
- Piyasayı istikrara kavuşturma:
- Piyasa İstikrar Rezervi, karbon piyasasındaki emisyon izinlerinin fazlalıklarını azaltmak ve gelecekteki şoklara karşı AB ETS'nin direncini artırmak için kurulmuştur.
- Düzenleme ile Piyasa İstikrar Rezervi'nin kapasitesi artırılmış ve kullanımı daha esnek hale getirilmiştir.
- Ücretsiz tahsisin devamı:
- Karbon kaçağı riski pahasına, sanayi sektörlerinin uluslararası rekabetçiliğini korumak için emisyon izinlerinin ücretsiz tahsisine devam edilmesi kararlaştırılmıştır.
- Ücretsiz tahsisin nasıl belirlendiğini ortaya koyan kurallara odaklanılarak, bu kuralların teknolojik ilerlemeyi yansıtması temin edilecektir.
- Düşük karbon fonlama mekanizmaları:
- Sanayi ve enerji sektörünün düşük karbona geçişin getirdiği inovasyon ve yatırım zorluklarına göğüs germesine yardımcı olmak için birkaç düşük karbon fonlama mekanizması oluşturulması kararlaştırılmıştır.
Düzenleme, AB'nin iklim değişikliğiyle mücadele hedeflerine ulaşmak için önemli bir adımdır. Düzenleme ile AB ETS'nin etkinliği artırılacak ve düşük karbon ekonomisine geçiş hızlandırılacaktır.
Düzenlemenin bazı olası etkileri şunlardır:
- Emisyonların azaltılması:
- Emisyon azaltım hızının artırılması, AB ETS kapsamındaki sektörlerin sera gazı emisyonlarını azaltma çabalarını artıracaktır.
- Karbon fiyatlarının artması:
- Piyasa İstikrar Rezervi'nin kapasitesinin artırılması ve kullanımının daha esnek hale getirilmesi, karbon piyasasında daha fazla istikrar sağlayacaktır. Bu da karbon fiyatlarının artmasına neden olabilir.
- Karbon kaçağının azaltılması:
- Ücretsiz tahsisin nasıl belirlendiğini ortaya koyan kuralların teknolojik ilerlemeyi yansıtması temin edilerek, karbon kaçağı riski azaltılacaktır.
- Düşük karbon ekonomisine geçişin hızlanması:
- Düşük karbon fonlama mekanizmaları, sanayi ve enerji sektörünün düşük karbona geçişin getirdiği inovasyon ve yatırım zorluklarına yardımcı olacaktır. Bu da düşük karbon ekonomisine geçişi hızlandıracaktır.
Emisyon Ticaret Sistemi Nasıl Uygulanıyor?
Faaliyetleri sonucu karbon salımı yapan bir şirket, kendi emisyon limitini aşmak durumunda kaldığında bir başka şirketten salınım hakkı alabilir. Emisyon azaltımında başarı sağlayan şirketler, kalan haklarını satabilir veya gelecek yıla saklayabilir. Ücretsiz kirletme hakkı ya da serbest tahsisat olarak adlandırılan bu üst limit, işletmelerin geçmiş yıllardaki emisyon miktarlarına göre belirlenir. Tahsisatların açık artırma yoluyla ya da ETS içindeki aktörler arasında alım satımının yapılması, karbon piyasasında fiyatların belirlenmesini sağlar. Emisyon miktarına göre oluşan maliyetler, işletmeleri karbon salımının azaltımı konusunda teşvik eden bir mekanizma görevi görür.
Emisyon Ticaret Sistemi'nin Önemi
Karbon emisyonlarını azaltma: Karbon salımını sınırlandırıcı uygulamalarla emisyonların azalmasına destek oluyor. Emisyon üst limitlerinin azaltılması, işletmelerin daha çevreci teknolojilere yatırım yapmalarını teşvik ediyor.
Ekonomik getiriler: Şirketler, emisyon azaltımı hedeflerine ulaşırken karbon piyasasında alım satım yapabiliyor. Emisyon limitlerini gerçekleştiren şirketler, tahsisat açığı bulunan şirketlere haklarını satarak kâr elde edebiliyor.
Uluslararası iş birliği: Küreselleşen dünya, farklı ülkeler arasında uluslararası emisyon ticaretine olanak tanıyor. Böylelikle küresel düzeyde iklim değişikliğiyle mücadelede iş birliği sağlıyor.
Yeşil teknolojiye yatırım: İşletmeler, emisyon üst limitlerine uyum sağlamak için temiz enerji ve yeşil teknolojilere yatırım yapıyor. Bu sayede yenilenebilir enerjiye geçiş hızlanırken iklim değişikliğiyle mücadele de destekleniyor.
Türkiye’de karbon piyasası var mı?
Ülkemizde Emisyon Ticaret Sistemi henüz uygulanmaya başlanmadı. Ancak Dünya Bankası’nın desteği ile Karbon Piyasalarına Hazırlık Ortaklığı (PMR) projesinin çalışmaları devam ediyor.
Emisyon Ticaret Sistemi’ne Neden İhtiyaç Duyuluyor ve Faydaları Nelerdir?
İklim değişikliği ile ilgili son yayınlanan Hükümetler Arası Paneli Raporu (Intergovernmental Panel on Climate Change (IPCC)) raporuna göre insan kaynaklı sera gazı emisyonları nedeni ile yaşanan küresel ısınma, dünya genelinde 3.3-3.6 milyon insan savunmasız bırakmış durumda. Mevcut emisyon eğilimlerinin devam etmesi halinde ise 2100 yılına kadar dünya sıcaklığındaki artışın 3 dereceyi bulabileceği ifade ediliyor. Son dönemde verilen emisyon taahhütleri yerine getirilmediği takdirde küresel ısınmanın 4 dereceye ulaşma ihtimalinin %20 olduğu tahmin ediliyor. Paris İklim Antlaşması ile belirlenen 1.5 derece ile sınırlanması için özellikle enerji yoğun sektörlerden kaynaklanan emisyonların, ülkelerin ekonomik ve sosyal özel durumlarını dikkate alan belirli mekanizmalar ile dizginlenmesi gerekiyor.
Dünyada Emisyon Ticaret Sistemleri
Dünya genelinde kurulan emisyon ticaret sistemlerinin sayısı her geçen gün artıyor. Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde gözden geçirilecek olan AB ETS’nin amaçlarından birisi, diğer ülkelerde benzer karbon rejimlerinin oluşmasını teşvik etmek. Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (CBAM)’nın, AB’ye ihraç edilen ürünlere uygulanacak olması ve etkin bir karbon rejimine sahip olan ülkelerin CBAM’den muaf tutulacak olması, gelecek yıllarda dünya genelinde emisyon ticaret sistemlerinin sayısının artmasına yol açması bekleniyor.
2021 verilerine göre dünya genelinde toplam sera gazı emisyonlarının %16’sını kapsayan 24 emisyon ticaret sistemi mevcuttu. 22 ülkede ise yeni emisyon ticaret sistemlerinin kurulumu ile ilgili planlama ve çalışmalar devam ediyor. Paris Antlaşması’nın 6. maddesi, ülkeler arasında karbon kredilerinin transfer edilmesini mümkün kılacak şekilde emisyon ticaret sistemleri arasında irtibatı ve iş birliğini artıracak adımların atılmasına olanak veriyor.
AB Emisyon Ticaret Sistemi’nin Mevcut Durumu
2003 yılında yayınlanan Direktif 2003/87/EC ile yürürlüğe giren AB ETS, İzlanda, Lihtenştayn ve Norveç te dahil olmak üzere AB’de bulunan 10.000’den fazla karbon yoğun endüstriyel kuruluşu ve AB emisyonlarının %40’ını kapsıyor. Piyasa tabanlı bir mekanizmaya sahip olan AB ETS, yapılabilecek toplam emisyonla ilgili üst sınırı belirledikten sonra bu miktarı karbondioksit veya eşleniği şeklinde ton olarak karbon tahsislerine bölüyor. Belirlenen tahsislerin bir kısmı açık artırma ile bir kısmı ise karbon sızıntısı riskine maruz endüstrilere ücretsiz olarak dağıtılıyor. ETS’ye dahil şirketler kendi aralarında satın aldıkları tahsislerin ticaretini yapabiliyorlar. Her yıl 30 Nisan’da bu şirketlerin ellerinde bir önceki yılki karbon salımlarına denk gelecek kadar karbon tahsisinin bulunması gerekiyor. Kullanılmayan karbon tahsisleri bir sonraki yıl değerlendirilebilir.
2018 yılında ilgili Direktif’te yapılan bir değişiklik ile 2030 yılına kadar emisyonların 2005 yılına göre %43 azaltılması hedefi konulmuştu. Ayrıca %1.74 olan yıllık emisyon azaltım hedefi %2.2’ye yükseltildi. 2021’den itibaren ise karbon tahsislerinin %57’sinin açık artırma ile satılmasına karar verilmişti. Yine aynı değişikliğe göre karbon sızıntısı ile karşı karşıya olan sektörler 2030 yılına kadar kendilerine tahsisli ücretsiz karbon tahsisatlarının %100’üne ulaşabilecekler. Karbon sızıntısı riski düşük olan sektörler ise 2026-2030 yılları arasında kademeli olarak sıfırlanmak şartı ile ücretsiz karbon tahsislerinin %30’ndan yararlanabilecek.
Ücretsiz tahsislerin dağıtılmasında karşılaştırma yöntemi kullanılıyor. Buna göre, daha az verimli olan kuruluşlar, en verimli şekilde çalışan %10 kuruluşa verilen karbon tahsisatlarının fazlasından yararlanamıyor. ETS’nin dördüncü safhasında belirtilen karşılaştırma kriterleri, teknolojik gelişmeleri de dikkate alarak iki kez yenilenecek. Tahsislerin miktarının belirlenmesi, önceki iki yılın ortalaması dikkate alınarak, üretim %15 artması veya azalması durumuna göre her yıl yenilenebilir. Yeterince ücretsiz tahsisatın bulunmaması durumunda tüm kuruluşlar için aynı oranda ücretsiz tahsisatların azaltılması için karşılıklı sektörel düzeltme uygulanır.
Üye ülkeler, karbon tahsislerini yayınlamaktan ve bu tahsislerden yararlanan kuruluşların sera gazı emisyonlarını takip etmekten sorumlu. Ayrıca, ETS’den elde edilen gelirlerin en az yarısının iklim ile ilgili alanlarda kullanılması gerekiyor. ETS’den elde edilen gelirlerin kullanımı ile ilgili “Yenilikçilik Fonu” ve “Modernizasyon Fonu” adı altında iki yeni fon oluşturuldu. Yenilikçilik Fonu’na aktarılan gelirler düşük emisyonlu teknolojilerin geliştirilmesi için kullanılırken, Modernizasyon Fonu, en düşük gelirli 10 AB üyesi ülkenin elektrik ve enerji sistemlerinin yenilenmesi için kullanılıyor.
Piyasa İstikrar Rezervi (Market Stability Rezerve (MSR))
2015 yılında yayınlanan Karar/1814’e istinaden 2019 yılında yürürlüğe giren MSR, ekonomik kriz veya uluslararası karbon kredilerin fazla ithalinden kaynaklanan fiyat istikrarsızlıklarını engellemeyi amaçlıyor. MSR sayesinde talep ile açık artırmaya sunulan karbon tahsisatları miktarının uyumlu olması sağlanıyor. 2018 yılında ETS’de yapılan değişiklik ile MSR’ye aktarın karbon tahsislerinin oranı 2023 yılının sonuna kadar %12’den %24’e ve MSR’de bulunan minimum tahsis miktarı ise 100 milyondan 200 milyona çıkarıldı. 2023 yılından sonra bir önceki yılda açık artırmaya sunulan tahsis miktarından fazla MSR’da bulunan tahsisler geçersiz sayılacak.
Devam Eden Yasama Süreci
22 Haziran 2022 tarihinde Avrupa Parlamentosu tarafından kabul edilen ETS teklifine göre, Avrupa Komisyonu tarafından teklif edilen emisyon azaltım hedefinin daha üzerinde olacak şekilde tahsisatların azaltılması ve Piyasa İstikrar Rezervi için eşik seviyesinin azaltılması ön görülüyor. Ayrıca 2024 yılı için ETS için belirlenen lineer azaltım faktörünün 2026 yılında %4.5’e yükseltilmesi, 2029’dan sonra ise %4.6 yükseltilmesi planlanıyor. Bu sayede ETS kapsamındaki emisyonlar, 2030 yılında 2005 seviyesine göre %63 oranında azaltılmış olacak (Avrupa Komisyonu tarafından yapılan teklifte %61 ön görülüyordu).
Getirilecek olan bonus-malus (teşvik ve yaptırım) mekanizması ile bir taraftan uygulandığı yenilikçi yöntemler ile emisyonlarını azaltan endüstrilere teşvik olarak ücretsiz tahsisatlar verilirken, enerji denetmenleri ve sertifikalı enerji yöneticilerinin tavsiyelerini dikkate almayan işletmeler ise verilen ücretsiz tahsisatları kaybetme riski ile karşı karşıya kalacaklar.
AB Emisyon Ticaret Sistemi ve Gözden Geçirilme Teklifi Türkiye için Ne Anlama Geliyor?
Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması gereğince Avrupa Birliği’ne ihraç edilecek ürünlere karbon ücretleri getirilecek. Bu ücretler AB Emisyon Ticaret Sistemi’ndeki haftalık ücretlere göre belirlenecek.Bu bağlamda AB ETS’deki karbon ücretleri, Türkiye’den Avrupa Birliği’ne ihraç edilen bazı ürünler için konulacak vergilerin miktarında belirleyici olacak. Türkiye’nin Sınırda Karbon Mekanizması kapsamında AB’ye vergi ödememesi için AB Emisyon Ticaret Sistemi’ne benzer bir karbon rejimine sahip olması gerekiyor. Eğer Türkiye’deki üreticiler yeni kurulacak emisyon ticaret sistemi kapsamında vergilerini etkin bir şekilde öderlerse Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması’ndan muaf tutulabilecek.