Birleşmiş Milletler öncülüğünde imzalanan küresel ısınmaya yönelik hükûmetlerarası ilk çevre sözleşmesidir. Sözleşme; insan kaynaklı çevresel kirliliklerin iklim üzerinde tehlikeli etkileri olduğunu kabul ederek atmosferdeki sera gazı oranlarını düşürmeyi ve bu gazların olumsuz etkilerini en aza indirerek belli bir seviyede tutmayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda genel ilkeler, eylem stratejileri ve ülkelerin yükümlülüklerini düzenlemektedir. Sözleşme; hükûmetlerarası düzeyde iklim değişikliğine yönelik ilk çevre mutabakatı olmasıyla önemli olsa da yaptırım gücü zayıftır, taraf ülkeler iyi niyet düzeyinde sözleşmeyi desteklemişlerdir. Bu sözleşme kapsamında 1997 yılında imzalanan Kyoto Protokolü daha somut hedefler içermektedir.
Sözleşme (kısaca İDÇS), 1992 yılında Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde düzenlenen “Rio Çevre ve Kalkınma Konferansı”nda imzaya açılmış ve ülkelerin onaylamasıyla 21 Mart 1994 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Konferansta ayrıca “Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi” ve “Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi” kabul edilmiştir.
İnsan faaliyetleri sonucu atmosferde sera gazları oranı artmaktadır. Sera gazları atmosferde doğal olarak bulunuyorsa da bu gazların oranının artması sera etkisi'ne yol açmakta ve küresel ısınmaya sebep olmaktadır. Bu sözleşme; küresel ısınma sorununa küresel ölçekte çözüm getirme çabasıdır. Sözleşme; Birleşmiş milletler öncülüğünde Hükûmetlerarası düzeyde imzalanmıştır. Sözleşmeye 191 ülke ve Avrupa Birliği taraf olmuştur.
EK-1
EK-1'de 40 ülke ve Avrupa Birliği bulunmaktadır. Bu ülkeler sanayileşmiş ülkeler ve piyasa ekonomisine geçiş ülkeleri olarak 2 grupla sınıflandırılır:
Almanya, ABD, Avustralya, Avusturya, Belarus, Belçika, Belarus, Bulgaristan, Çekoslovakya, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, İngiltere ve Kuzey İrlanda, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Japonya, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, Türkiye, Ukrayna, Yeni Zelanda, Yunanistan.
EK-2
EK-2'de 23 ülke ve Avrupa Birliği bulunmaktadır. Türkiye kendi isteğiyle EK-2 listesinden çıkarılarak 2001 yılında EK-1 geçiş ekonomisi sınıfına dahil oldu. Bu ülkeler iklim değişikliğiyle mücadelede maddi kaynak gereken ülkelere destekte bulunan sanayileşmiş ülkelerdir:
Almanya, ABD, Avustralya, Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İngiltere ve Kuzey İrlanda, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Japonya, Lüksemburg, Kanada, Norveç, Portekiz, Yeni Zelanda, Yunanistan.
Buna göre, 1992’de OECD üyesi olan ülkelerle geçiş ekonomisi ülkelerinin yer aldığı EK-I listesindeki taraflar sera gazı emisyonlarını azaltma yükümlülüğü altındadır. O dönemdeki OECD üyesi olan ülkeleri kapsayan EK-II listesindeki taraflar emisyon azaltımı yanında gelişmekte olan ülkelerin azaltım ve adaptasyon açısından iklim değişikliğiyle mücadele önlemlerini desteklemek üzere mali ve teknolojik yardım yükümlülüğüne sahiptir. Bu iki listede yer verilmeyen ve EK-I Dışı taraflar olarak anılan grup ise genel olarak gelişmekte olan ülkeleri kapsamaktadır. Tüm taraflar Sözleşmenin amacı doğrultusunda iklim değişikliği ve etkileriyle mücadelede işbirliği yapma, ilgili raporlama ve bildirim gereklerini yerine getirme yükümlülüklerini ortak olarak üstlenmiştir. Ortak Fakat Farklılaştırılmış Sorumluluklar ilkesi gereği gelişmekte olan ülkelerin raporlama yükümlülüklerinde esneklik sağlanmıştır.
Türkiye’nin BMİDÇS’ye Taraf olması
Ülkemiz, BMİDÇS’ye 21.10.2003 tarihli ve 25266 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 16.10.2003 tarihli, 4990 sayılı kanun ile uygun bulma suretiyle 24 Mayıs 2004’te 189. Taraf olarak katılmıştır.
Sözleşme yürürlüğe girdiği esnada Türkiye her iki ekte de yer almıştır. Türkiye, OECD kurucu üyesi olarak, BMİDÇS 1992 yılında kabul edildiğinde gelişmiş ülkeler ile Sözleşme’nin EK-I ve EK-II listelerine dâhil edilmiştir. 2001’de Marakeş’te gerçekleştirilen 7. Taraflar Konferansı’nda (COP7) alınan 26/CP.7 sayılı Kararla Türkiye’nin diğer EK-I Taraflarından farklı konumu tanınarak, adı BMİDÇS’nin EK-II listesinden çıkarılmış fakat EK-I listesinde kalmıştır.
Taraflar konferansı (Conference of Parties (COP)) BMİDÇS’nin en üst karar alma organıdır her yıl toplanan Taraflar Konferansında kararlar taraf ülkelerin oybirliği ile alınır.
Türkiye ilk Taraflar Konferansı toplantılarından bu yana çeşitli gündemler altında konumunu değiştirmeyi gündeme getirmiştir. Türkiye Kyoto Protokolü’nün kabul edildiği 3. Taraflar Konferansı’ndan (1997) itibaren Sözleşme altındaki konumunun değiştirilmesi gerektiğini resmi olarak ifade etmiştir.
Öte yandan, 2001 yılında Türkiye’nin Ek-II listesinden silinmesi tüm taraf ülkelerin oy birliği ile alınan bir karardır.
Türkiye hakkında alınan Taraflar Konferansı Kararları
Türkiye hakkında yukarıda bahsedilen 26/CP.7 sayılı karar haricinde de çeşitli Taraflar Konferansı kararları alınmıştır.
2010 yılında Meksika - Cancun’da düzenlenen 16. Taraflar Konferansı kapsamında alınan 1/CP.16 sayılı kararın diğer konular başlıklı altıncı kısmının 142 nci paragrafında, ülkemizin diğer Ek-I ülkelerinden farklı bir konumda olduğuna dair 26/CP.7 sayılı karara atıf yapılarak ve ülkemizin Ek-I ülkelerinden farklı olan durumu tanınarak, finans, kapasite geliştirme ve teknoloji transferi imkânlarından yararlanmaya elverişli olduğuna işaret edilmiş ve Uzun Dönemli İşbirliği Faaliyeti Geçici Çalışma Grubu’nun finans, kapasite geliştirme ve teknolojiye erişiminin sağlanması konusunu değerlendirmeye devam etmesi talep edilmiştir.
2011 yılında Güney Afrika- Durban’da düzenlenen 17. Taraflar Konferansı neticesinde; 2/CP.17 nolu karar gereğince ülkemizin özel şartları ile ilgili olarak 170’inci paragrafta belirtilen karar ile Sözleşmenin uygulanmasını sağlamak üzere, emisyon azaltımı, iklim değişikliğine uyum, teknoloji geliştirilmesi ve transferi, kapasite geliştirme ve finans konularında ülkemize sağlanacak desteğin usullerinin belirlenmesine ilişkin görüşmelerin sürdürülmesine karar verilmiştir.
2012 yılında Katar - Doha’da gerçekleştirilen 18. Taraflar Konferansında ise 1/CP.18 nolu kararın 94 ila 96 ncı paragrafları gereğince, özel koşulları Taraflar Konferansı tarafından tanınan ülkemize finans, teknoloji ve kapasite geliştirme desteği sağlanmasının önemi vurgulanmış; ulusal iklim değişikliği stratejileri, eylem planları ve düşük emisyonlu kalkınma stratejilerinin veya 1/CP.16 Kararı uyarınca hazırlanan planların geliştirilmesi amacıyla finansman, teknolojik, teknik ve kapasite geliştirmeye yönelik destek sağlanması için Taraf ülkeler teşvik edilmiştir.
2014 yılında Peru- Lima’da düzenlenen 20. Taraflar Konferansı kapsamında alınan 21/CP.20 sayılı karar gereğince, yukarıda yer verilen 26/CP.7, 1/CP.16, 2/CP.17 ve 1/CP.18 sayılı kararlara atıfta bulunulmuş, Türkiye’nin durumunun Ek-I ülkelerinden farklı olduğu teyit edilmiş ve finansman, teknoloji ve kapasite geliştirme desteğinin önemi tekrar vurgulanmıştır. Kararın birinci paragrafında, özel koşulları Taraflar Konferansı ile tanınmış ülkelerin en az 2020’ye kadar Sözleşme altındaki organlardan ve ilgili diğer organ ve kuruluşlarca azaltım, uyum, teknoloji ve kapasite geliştirme ile finansa erişim konularının genişletilmesi için desteklenmeleri, ikinci paragrafında ülkemiz de dahil olmak üzere Ek-I’de yer alan Tarafların yukarıda belirtilen fırsatların kullanmasının cesaretlendirilmesi, son paragrafta ise, gelişmiş ülkelerin özel koşulları tanınmış olan taraflara ulusal stratejilerini uygulamaları, sera gazı emisyon azaltımı, iklim değişikliğine uyum ve düşük karbonlu kalkınma stratejilerini geliştirmeleri amacıyla Küresel Çevre Fonu (GEF) dâhil olmak üzere çok taraflı kurumlar, uluslararası kuruluşlar ve ikili fonlar gibi vasıtalarla finans, teknoloji, teknik ve kapasite geliştirme desteği sağlamaları için teşvik edilmiştir.
Taraflar Konferansı ile alınan kararlara rağmen, Türkiye 2010 yılında müzakere edilen ve 2012 yılında çalışmalarına başlayan, Sözleşmenin gelişmekte olan ülkelere finansal destek vermeye yönelik kuruluşu kabul edilen Yeşil İklim Fonu’ndan (GCF-Green Climate Fund) faydalanamamıştır. Ancak GEF’ten faydalanabilmektedir, zira buradan faydalanabilmek için temel koşul Dünya Bankası’ndan fon almaya ehil olmaktır. GCF’ten faydalanabilme koşulları daha farklı düzenlenmiştir.